Aldatma Nedeni İle 3. Kişiden Tazminat İsteme
Türk Hukuk Sistemi’ne göre zina, eşler arasında boşanma sebebidir. Zina bir bakıma evlilik birliği içerisinde üçüncü bir kişi ile “aldatma” olarak dilimize yerleşmiştir. Tarafların zina yani aldatma sebebi ile boşanması durumunda, aldatılan eş hem eşi hem üçüncü kişi “sevgili” sebebi ile manevi olarak yıpranmış haldedir.
Evlilik birliği içerisinde, eşlerden birisinin aldatması halinde boşanma davası ve mal rejimi davasında bu husus çok dile gelmektedir. Aldatılan kişi, çektiği acı ve hüzün nedeni ile aldatan eşin sevgilisinden tazminat isteyebilir mi? Üçüncü kişinin sorumluluğu var mıdır?
Boşanma davalarında eşler birbirinden maddi ve manevi tazminat istemenin yanı sıra evlilik dışı ilişki nedeni ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiden kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunması sebebi ile manevi tazminat talep edilmekteydi. Bazen ise üçüncü kişinin sorumluluğunun olmaması sebebi ile, üçüncü kişiye açılan manevi tazminat talebi reddedilmekteydi. Bu konuya ilişkin uzun süredir hukuk sistemimizde görüş ayrılığı vardı. Yargının yıllardır tartıştığı konu “öteki kadın” ya da “sevgili tazminatı” şeklinde de değerlendirilebilir.
2018 yılının sonlarına doğru Yargıtay duruma ilişkin emsal bir karar vererek soru işaretlerine son noktayı koydu. Buna göre, aldatan eşinin sevgilisi tarafından diğer eşe karşı aldatma haricinde başka herhangi bir kişilik hakkı ihlali olmazsa, sadece evli bir kişi ile birlikte olmaktan dolayı; aldatılan eş bu üçüncü kişiden yani sevgiliden herhangi bir manevi tazminat isteyemez.
Bu kararın gerekçesi, eşler arasındaki sadakat yükümlülüğü sadece eşler tarafından ileri sürülebilir. Üçüncü bir kişiden, eşler arasında bulunan sadakat yükümlülüğüne uygun davranmasını talep etmek hakkı olmadığı gibi üçüncü kişinin de herhangi bir sadakat yükümlülüğü yoktur. Üçüncü kişi “sevgili” evlilik birliğinde taraf olmadığı için ortada herhangi bir haksız fiil olmaması sebebi ile herhangi bir tazminata hükmedilemez.
Av. Melike Gümüş